Aphrodisias ören yerinde 1961 yılından önceki kazılarından çıkan buluntular İzmir ve İstanbul Arkeoloji Müzelerine götürülmüştür. 1961 yılında Prof. Dr. Kenan T. ERİM tarafından başlayan kazılarda çıkan buluntular kazı evi depoları ve kasaları ile Müzenin Önündeki Deveci Hanına koyuluyordu. Bu buluntuların korunup sergilenebilmesi için ören yerinde bir müzenin kurulması kararlaştırıldı. Müze yeri olarak da şimdiki yer önerildi. Kültür Varlıkları ve Müzeler (Eski Eserler ve Müzeler ) Genel Müdürlüğü mimarlarından Sayın Erten ALTABAN tarafından çizilen müze planının inşaatına 1971-1972 kışında başlandı. İnşaat 1977 sonbaharında bitirildi. Hemen ardından teşhir çalışmalarına geçildi. Bu çalışmaların tamamlanmasının ardından Aphrodisias Müzesi yapılan resmi bir törenle dönemin Aydın Valisi Münir GÜNEY tarafından hizmete açıldı.
Afrodisias Müzesi, Afrodisias Antik Kenti kazılarında ortaya çıkartılan eserlerin sergilendiği ve Müze ile Ören yerinin iç içe olduğu ender müzelerdendir. Küçük eserler salonunda ören yeri sahası içindeki Akropol Tepe ve Pekmez Tepe höyüklerinde yapılan kazılardan çıkartılan Kalkolitik Dönem, Bronz Çağı erken, orta ve geç dönemlerini kapsayan Prehistorik eserlerle, bu höyüklerden ve Afrodit Tapınağı çevresinden çıkarılan Lidya seramikleri, Arkaik, Klasik, Helenistik dönem eserleri ile ören yerinde yapılan kazılarda ele geçen Roma, Bizans ve Erken İslami devir eserleri sergilenmektedir.
Aphrodisias Müzesi teşhir ettiği heykeltıraşlık eserleri yönünden oldukça zengindir. Bu yönüyle önemli bir arkeoloji müzesidir. Baba Dağı yamaçlarından çıkartılan beyaz, mavi-gri mermerlerden Aphrodisias’lı heykeltıraşların yaptığı bu eserlerle her salonda Aphrodisias heykelciliğinin ayrı bir yönü teşhir edilmiştir. Bu salonlar; İmparatorluk Salonu, Melpomene Salonu, Odeon Salonu, Camekanlı Teşhir Galerisi, Camekanlar, Penthesilia Salonu ve kente adını veren Tanrıça Aphrodite Salonu, ayrıca iç bahçe ve avluda kentte çıkan lahitler teşhir edilmektedir.
Müze eser koleksiyonunun en önemli bölümünü M.Ö. 1. yüzyılda Geç Helenistik Dönem’de faaliyete başlayıp, M.S. 5. yüzyıl Erken Bizans dönemine kadar varlığını sürdüren Afrodisias Heykeltıraşlık Okulu’nun ürettiği çok sayıdaki heykel ve kabartmaları ile muhtelif tipte lahitleri oluşturmaktadır. Bu plastik eserlere örnek olarak halen teşhirde bulunan Zoilos Frizi, Melpomene (Trajedi ilham veren esin perisi) heykeli, muhtelif imparator heykelleri, Polykleitos’un Diskophoros adlı heykelinin M.S. 1. yüzyıl mermer kopyasını, Akhilleus – Penthesileia grubunu, bebek Dionysos ve Satyr heykellerini, muhtelif Nike heykellerini, Afrodisias Afrodit’inin kült heykelini, rahip ve rahibe heykellerini örnek olarak gösterebiliriz.
Aphrodisias Müzesi’ne geçtiğimiz aylarda yapılan açılışla eklenen, Mimar Cengiz Bektaş'ın projesine uygun olarak inşa edilen Sebastion-Sevgi Gönül Salonu’nda görkemli mermer rölyefler, yapının iki yanı boyunca, öyküleri, özellikleri, katkıda bulunanların adlarıyla sergilenmektedir. Zemindeki camdan, kentin çok daha gerilere giden dokusu görülmektedir. Bir kabartmadan ötekine ilerlerken, o mermerin kaynağı olan Babadağ’a camdan bakabilmektesiniz ve hayranlık duyabilmektesiniz.
Aphrodisias müzesini sanal olarak gezmek için tıklayınız.
|